Post on 07-Jun-2020
Sahibi İçel Anadolu Lisesi adına Yusuf ADA Genel Yayın Yönetmeni Servet Hasan KUŞ İnceleme Kurulu Rahşan DOĞAN Nuray ÇINARLI Seçici Kurul Simge AKSOY Dilara ÇAN Beyzanur YILMAZ
Haberleşme İçel Anadolu Lisesi Mezitli/Mersin Tel.: 0(324) 358 16 37- 38 www.ial.meb.k12.tr Grafik/Tasarım/Baskı Bedirhan Arda TEKER
Değerli Okurlar… Eşsiz Lider Atatürk’ü, ebediyete intikalinin 80’inci yıldönümünde anarken, aslında tek yapmamız gereken O’nu anlamaya çalışmak olmalıdır.
Bugünü bu büyük liderin dünyadan ayrılışını
anmak onun kendimize örnek almamız gereken hangi
özellikleri varsa öğrenmek, bildiklerimizi hatırlamak
şeklinde değerlendirmeliyiz.
Bizler, bugün barış içinde bu güzel ülkede
yaşayabiliyorsak, kadını ve erkeği ile omuz omuza
dayanışma içinde çağdaş dünyada varlığımızı
sürdürebiliyorsak, bilimde, sanatta, sporda dünya
çapında başarılar elde edebiliyorsak, tüm bu güzel
duyguları O’na ve O’nunla birlikte canları pahasına bu
ülkeyi kuran kahramanlara borçluyuz. Ve bu
borcumuzu ödemenin tek yolu çalışmak, daha çok
çalışmaktır. Hepimize düşen görev, Ülkemizi barış
içinde muhafaza ederek, dünyanın gelişmiş ülkeleri
düzeyine çıkarmaktır.
Sevgili öğrenciler, ulusumuzun geleceğinin sizlerin
elinde olacağını bilen Ulu Önder Atatürk, gençliğe olan
inanç ve güvenini; “Benim en büyük eserim” dediği
Cumhuriyeti “Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir.
Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve
sürdürecek sizlersiniz” sözleri ile gençliğe emanet
ederek göstermiştir. Atatürk’ün, “Hayatta en hakiki
yol gösterici, bilimdir, fendir.” sözleri de bu kutsal
emaneti geleceğe taşırken gençlerin yürüyecekleri
zorlu yoldaki rehber niteliğindedir.
O’nun aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor,
derginin hazırlanmasında emeği geçen herkesi sevgiyle
selamlıyorum.
Yusuf ADA Okul Müdürü
Y
u
s
u
f
A
D
A
O
İnsanlar anılarıyla vardır. Anılarıyla hem kendisini hem bizi var eden Ata’ya
sonsuz Teşekkürler…
ATATÜRK’ÜN ANILARI
Türk Hanımının Yeri Muallimler Ankara'da bir toplantı yapmışlar, bu içtimaya iki üç muallim hanım da iştirak ederek salonda ayrı bir yere oturmuşlardı.Muallim hanımların içtimaya gitmelerini hoş görmeyen meclisteki bazı vekiller Gazi'ye şikayete giderler. Gazi kızarak: ''Kimmiş muallimler cemiyet reisi ? Çağırın onu!''der. Mazhar Müfit birkaç dakika sonra içeri girince gürleyen bir sesle ona çıkışır: ''Siz Muallimler içtimada ne yapmışsınız ? Ne ayıp şey bu?'' Mazhar Müfit şaşakalır. Gazi'den bu hareket mi beklenirdi? Şikayetçiler muzaffer bir beşaretle gülmektedir. Şikayet edenler neşe içinde iken, Gazi'nin sesi hep aynı tonda devam eder: ''Olur şey değil,olur şey değil! Mazhar müfit hala ayakta ve hala ne diyeceğini şaşırmış bir halde cevap vermeye çalışır: ''Efendim vallahi...'' ''Bırak bırak ben hepsini biliyorum, içtimaya muallime hanımları da çağırdınız. Fakat onları niye ayrı sıralara oturttunuz ? Sizin kendinize mi itimadınız yok,Türk hanımlarının faziletine mi ? Bir daha öyle ayrılık gayrılık görmeyeyim, anladınız mı ?''
Yurdumun Toprağı Kral Edward İstanbul'a geldiği zaman, yatından bir motora binerek Dolmabahçe Sarayı'na yanaşır. Atatürk
de rıhtımda onu beklemektedir. Deniz dalgalı olduğundan, kralın bindiği motor, sürekli inip çıkmaktadır.
İmparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada, eli yere değerek tozlanır. O sırada Atatürk elini uzatmış
bulunduğundan, kral da ona elini uzatmadan önce mendiline silmek ister. Ama Atatürk hemen devreye girer
ve: ''Yurdumun toprağı temizdir, o elinizi kirletmez.'' diyerek kralı elinden tutup rıhtıma çıkarır.
Bize onlarca şey bahşetti ve gurur bunlardan sadece bir tanesiydi…
ATATÜRK’ÜN ARDINDAN YAZILANLAR
“Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamın ismini hak edecektir. Atatürk bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi,
keskin zekâsı ve kudreti kendisini yendiği alın yazısının önüne getirmiş, böylece yeni Türkiye'nin yaratıcısı olmuştur."(Yugoslavya, Politika Gazetesi, 11 Kasım 1938)
“Vatanını muhakkak bir parçalanmaktan kurtararak gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra
milletinden bir taht istemedi. O, kelimenin bütün anlamıyla bir insan, eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve siyaset adamı idi. Hayatını milletinin mutluluğuna adadı, bu uğurda genç yaşta hayata gözlerini kapadı."
(Elifba Gazetesi, Şam-1938)
“Türk halkı, Mustafa Kemal’in ölümüyle, bugün sahip olduğu her şeye minnettar olduğu adamı kaybetti.
Anadolu’nun millî bilincinden ve merkezinden doğan yeni dinamik devlet ve “Boğazın hasta adamının” yerine içeride ve dışarıda istikrar kazanmış olan cumhuriyet onun eseridir. O, her yönüyle yeni bir Türkiye
ortaya çıkardı.
(Frankfurter Zeitung Gazetesi, Almanya)
“Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O'nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline
geldik."
(İkbal, Pakistan Millî Şairi)
( Lozan Üniversitesi salonunda Lozan Türk Talebe Cemiyetinin hazırladığı törende. )
“Siz Türk gençleri, bugün Büyük Şef'inizi kaybettiğinizden dolayı ne kadar ağlasanız haklısınız. Üniversite,
sizin bu büyük yasınıza katılmaktadır. Atatürk'ün bu Büyük Adam'ın hayatını burada az bir vakit içinde bildirmeye imkân yoktur. Bu dâhinin, vatanının tarihinde işgal ettiği parlak sayfaları size hatırlatmak isterim.
Türkiye'yi yaratan, tarihimizin bu en Büyük Adam'ını başımı en derin hürmetle eğerek selâmlarım."
(Profesör MORRF)
“Kemal Atatürk'ün karakterinin bir cephesini göstermek itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize
savaşlarından birini anlatıyordu. Birdenbire durdu: Görüyorsunuz ya, dedi, birçok zaferler kazandım. Fakat bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum. Cesaret ve zekasından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle bir Şef'in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?”(31. Raymond CARTIER, Le Nouvelliste Gazetesi)
Ata’dan hepimize bir öğüt var. “Birtakım kuş beyinli kimselere kendinizi
beğendirmek hevesine düşmeyiniz; bunun hiçbir kıymeti ve önemi yoktur.”
Ata’nın enleri; En büyük hayali Dünya turuna çıkmaktı. Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi
üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.
En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu. Klasik Batı müziği dışında Anadolu
ezgilerini de severek dinlerdi. (En sevdiği şarkılar: Yanık Ömer, Fikrimin İnce Gülü, Vardar Ovası…)
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. ''Foks'' adını verdiği köpeği Gazi'nin yatağının ayak
ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için
yeni doğmuş bir tay ve annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru
fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini
tercih ederdi.
Atatürk'ün binlerce kitabı vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede
bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin'in ünlü ''Çalıkuşu'' romanını hep yanında taşır, her
gün rastgele bir yerinden açar, birkaç sayfa okurdu.
➢ Atatürk hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği
yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından
uzaklaştığını düşünüyordu.
➢ Atatürk özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz
ederdi.
➢ Evinde, çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat
edemezdi.
➢ Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun sonunda
kazandıklarını iade ederdi.
➢ Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel olarak dikilirken sonra
yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye
başlanmıştı.
➢ İlk Mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığını
söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap
vermişti: "Adam olmak demektir hocam, adam olmak! "
➢ Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızcayı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi
vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.
Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi Matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi
hayatı boyunca sürdü.
Eser, “Başlangıç Tarifler” başlığı altında, cisimlerde var olan üç boyutun açıklanması ile başlar. Daha sonra
hacmin açıklaması yapılır. Hacim ile yüzey arasındaki fark belirtildikten sonra çizginin tarifi yapılır.
Geometrinin nasıl bir ilim olduğu açıklanır. Eser üç kısımdan meydana gelmiştir. Birinci kısmında; çeşit
çizgilerin anlatımı yapılmasının ardından , çember başlığı altında daire, yay, derecenin anlatımı misallerle
verilip çap, yarıçap, kiriş, ok, kesek, değme kelimelerinin anlamı açıklanmıştır. Paralel sözcüğünün
açıklanmasından sonra, açı tanımı yapılarak, çeşitli açılar misallerle anlatılmıştır. Devamında doğru çizginin
türlü durumları ele alınarak doğru, eğik, yatay çizgiler misallerle açıklanmış, bu çizgilerden meydana gelen
açıların tanımı ve derece olarak hesapları birer misalle anlatılmıştır. Çok kenarlarla çitlenmiş olan bir düzey
parçası olarak tanımlanan poligonlar; üçgen, dörtgen, beşgen, altıgen, yedigen ve sekizgenlerin
açıklanmasının ardından, üçgenlerin çeşitleri ve açı değerleri ile paralelkenar, dikey dörtgen, eşkenar
dörtgen, kare ve yamuk da dörtgenler ismi altında yine misallerle açıklanmıştır. İkinci Kısım; Düzeylerin
Ölçülmesine ayrılmıştır. Birinci kısımda tanımı yapılan geometrik şekillerin alan hesaplarının nasıl yapılacağı
yazılı olarak ifade edilirken, matematik işlemleriyle de bu anlatım misallendirilmiştir. Bazı düzeylerin alan
hesaplarının işlemlerinde değişik çözümler de gösterilmiş ve buna ait örnek de eserde yer almıştır. Ayrıca,
imsel şekillerin çevreleri ile alanları arasında oran hesaplamaları işlem olarak örneklerle gösterilmiştir.
Üçüncü kısım ise katılar başlığı altında; silindir, prizma, koni, piramit ve kürenin anlatımları yanında, alan ve
hacım işlemlerinin nasıl yapılacağı verilen misallelerle ifade edilmiştir. Eserin son kısmında yer alan
‘Atatürk’ün Geometri Kitabında Kullandığı ve Tanımladığı Terimler’ başlığı altında bir dizin verilmiştir.
Atatürk’ün kullandığı ve tanımladığı terimlerin sayısının yüz yirmi dokuz olduğu, bu terimlerin abece
sırasıyla verildiği, terimlerin tanımları Atatürk’ün üslubuna ve yazımına olabildiğince sadık kalınarak yapıldığı
ifade edilmiştir. Ancak bazı tanımların sözlük düzeni içerisinde verilebilmesi için yalnızca söz diziminde
küçük değişikliklere gidildiği belirtilmiştir.
Atatürk'ün Türkçemize kazandırdığı geometri terimleri; açı, açıortay, alan, artı, beşgen, boyut, bölü, çap,
çarpı, çekül, çember, dış ters açı, dikey, dörtgen, düşey, düzey, eğik, eksi, eşit, eşkenar, gerekçe, iç ters açı,
ikizkenar, kesit, konum, köşegen, oran, orantı, paralelkenar, taban, teğet, toplam, türev, uzam, uzay, üçgen,
varsayım, yamuk, yatay, yöndeş'tir.
Kaynak: “Tarihsel Bir Anı”, Bilim ve Teknik, Öner Kol Kasım 1981, Sayı: 180, sayfa:16.
Hakikat Nerede ?
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır ?
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?
SİZCE DE NEREDEDİR
BU HAKİKAT? KİMİN
ELİNDE? SAKLANMAYI
MI TERCİH ETMİŞ?
ATATÜRKÇÜ VE
BİLİNÇLİ BİREYLER
OLARAK DÜŞÜNÜN
ATATÜRK'TEN SON MEKTUP
Siz beni hâlâ anlayamadınız,
Ve anlayamayacaksınız çağlarca da,
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs’ın 19 u
diyorsunuz,
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor,
övünüyorsunuz. Mustafa Kemal'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Bırakın o altın yaprağı artık,
Bırakın rahat etsin anılarda şehitler,
Siz bana neler yaptınız ondan haber verin,
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun,
sefaletin,
Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak
değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Bana muştular getirin bir daha,
Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan;
Kuru söz değil iş istiyorum sizden
anladınız mı,
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle
yazdınız mı,
Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil
Hâlâ o acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
Hâlâ oturmuş 10 Kasımlarda bana
ağlıyorsunuz, Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın,
Uluslar, fethine çıkıyor uzak dünyaların.
Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak
değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız,
Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde
değil,
Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar;
Ancak böyle aydınlanır o sonsuz
karanlıklar.
Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü
Görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz hiç
ilerlememiş;
Birbirinize düşmüşsünüz halka eğilmek
dururken,
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani
kaygısız gülen?
Mustafa Kemal'i anlamak işitmek değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Arayı kapatmanızı istiyorum uygar
uluslarla,
Bilime, sanata varılmaz rezil
dalkavuklarla,
Bu vatan, bu canım vatan sizden çalışmak
ister,
Paydos öğünmeye, paydos avunmaya,
yeter,
yeter,
Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Halim Yağcıoğlu